Psikoterapi Nedir?
Akademik olarak cevap vereceksek, “Psikoterapi ruh sağlığı ve bozukluğu ile ilgili konuların sağaltımı için kullanılan psikolojik araçların tümüdür.” diyebiliriz. Ama bu ifade çok yüzeysel bir ifade, çünkü bu “araçlar” kimi zaman danışanın kendi zihni olabiliyor ya da gerçekten teknik bir etkinlik olabiliyor.
Benim terapi kavramı bir süreci ifade eder. Kendi terapi sürecimde de aynı şeyi fark ettim. Görüşmelerin ilerlemesi ve zamanla daha farklı bakış açıları edinmek için bir süreç yaşıyorsunuz. Öte yandan psikoterapinin odaklandığı şeyler de süreçlerdir. Seanslarda, bir olay veya durumun başından sonuna kadar nasıl bir duygusal, düşünsel ve davranışsal rota izlediğinize odaklanmaya çalışırız.
Psikoterapi diye özelleştirdiğimiz buluşmaların temelinde yatan başka bir matematik vardır. Bu buluşmalarda iki uzman bir araya gelerek bir konuyu değerlendirirler. Bu uzmanlardan ilki sizsiniz. Kendiniz konusunda uzmansınız. Diğer uzmanda terapist, bir donanıma sahip -sahip olmak zorunda- bu buluşma sırasında bu donanım, psikoterapistin bir öykü içerisindeki neden sonuç ilişkilerini tespit etmesini kolaylaştırıyor.
Hep kullandığım bir örnek var. Hız körlüğü kavramı; belli bir hızın üzerinde hareket eden araçların sürücülerinde görme açısını daralmasına sebep olan bir fenomen…
Siz hayatta belli bir hızda giderken ister istemez bakış açınız daralıyor. Kontrolü kaybetmemeniz gerekiyor. Etraftaki manzaraları, alternatif yolları kaçırıyorsunuz. Terapist yanınıza oturuyor ve size yolunuzun fark etmediğiniz manzaralarını alternatif rotaları, aracınızın dikkat edemediğiniz, keyfini çıkaramadığınız özelliklerini işaret ediyor. Aslında psikoterapi buna benzer bir süreç.
Ne zaman terapi almalıyız?
Aslında üç temel unsur göz önünde bulundurulabilir. Bunlar belirleyici oluyor.
-
Eğer kişi kendisi bir sorundan şikayetçi ise … Örneğin “Benim canım çok sıkılıyor!” gibi
-
Sosyal hayatı iş hayatındaki işlevselliği bozulduysa ya da kalitesi düşmeye başladıysa
-
Yakın çevresinden bir sorun olduğuna dair sinyaller alıyorsa
Bu durumların biri ya da birkaçını gözlemleyebiliyorsa kişiler ya da çevresindekiler, başvurmak için uygun bir zaman olabilir.
Günlük hayatın içerisinde rahatlamaya çalışarak aslında “terapi” alıyoruz. Bu yüzden genelde psikoterapi almak ihmal ediliyor. Örneğin deniz kenarına giderek kendimizi rahatlatmaya çalışıyoruz. Bunlar da kendimizi iyi hissetmemize sebep olabilir. Ne yazık ki psikoterapinin yerini tutmaz. Psikoterapi en basit açıklaması ile bir ilişkidir. İnsanlar ne zaman kendilerini odağa alan bir ilişkiye ihtiyaç duysalar, “kendi” meselelerini çözmeye ihtiyaç duysalar, psikologlara başvurabilirler. Öte yandan, bir sorun olduğunu düşündüğümüzde, duygularımızı ya da davranışlarımızı anlamakta zorlandığımızda yine terapiye başvurabiliriz.
“Ben kendi sorunumu kendim çözerim.” demek yorucu hatta bazen riskli olabilir.
Arkadaşlarla konuşmaktan ne farkı var?
Uçurumlar var. Arkadaşlarımızın hayatımızda bir sürü rolü var. Bizim de onların hayatında rollerimiz var. Tek konunun kendiniz olduğu sohbetleri arkadaşlarınızla kuramazsınız. Kurmamalısınız. Elbette terapi süreci de tam olarak böyle çalışmıyor ama bağlamı kastediyorum. Arkadaşlarınızı edindiğiniz bağlamın sizi soktuğu bir şekil var. Bu sohbetleri sizler ne kadar filtresiz ve samimi de bulsanız bu sohbetler, sosyal ortamınızın ya da bağlantılı bir ortamın içerisinde gelişen ilişkilerden besleniyor.
Terapi odasında ilk adımda zaten bu bağlam değişiyor. Size kendinizi, kendi anladığınız gibi anlatma fırsatı sunuyor.
Psikoterapi bizi daha mutlu bir insan yapar mı?
Her zaman değil. Eğer çökkün duygu durum ya da depresyon gibi bir sebeple başvurduysanız ve süreciniz başarılı geçtiyse “eskisinden daha sık ve uzun süre” olumlu duygulanım yaşayan bir insan olabilirsiniz.
Psikoterapi almanın bir sonucu olarak “mutlu bir insana dönüşmek” çok gerçekçi olmayabilir. Kendinizi nasıl mutlu edebileceğinizi ya da mutsuz hissettiğinizde bununla nasıl başa çıkabileceğinizi öğrenmek daha ulaşılabilir bir hedef olacaktır.
Psikoterapi sürecinde nelerle karşılaşırım?
Terapi süreciniz terapistin ekolüne göre değişkenlik gösterir. Ben bilişsel davranışçı terapi modelinin metotlarıyla çalışan bir terapistim. Hem yüksek lisansım boyunca hem de sertifikasyon aşamasında aldığım eğitim ve süper vizyon bilişsel davranışçı terapi yönelimliydi.
45 dakikalık seanslarla yüz yüze ya da online görüşerek, danışanımdan denemeler yapmasını bekleyerek, bir hedef belirleyerek ilerliyorum. Bunlar danışanın karşılaşacağı muhtemel şeyler.
S.Miraç Turhal / 07.2022
Bu sitede yayınlanan her türlü ses, görüntü, yazı içeren bilgi ve belge, ticari marka ve her tür fikri mülkiyet hakkı, ilgili markalara aittir, yalnızca sahipleri tarafından ve sahiplerinin izni ile kullanılmaktadır ve telif hakları kapsamındadır. Bunlar herhangi bir şekilde izinsiz kopyalanamaz, üzerlerinde değişiklik yapılamaz, kiralanamaz, ödünç verilemez, iletilemez ve yayınlanamaz. Bu siteden alınan her türlü ses, görüntü, yazı içeren hiçbir bilgi ve belge satılamaz veya herhangi bir kâr amacıyla dağıtılamaz. Başka kurum yada kuruluşlarca dökümanlarında yayınlanamaz.